Feride
HARMAN
Şehit Düştüğü Tarih: 16 Aralık 2002
Şehit Düştüğü Yer: İstanbul, Aksaray Direniş
Evi
Doğduğu Tarih: Eylül 1973
Doğduğu Yer: Malatya, Akçadağ
Mezar Yeri: Kürecik – Dumuklu, Malatya
Malatya Hapishanesi'nde, 28 Temmuz 2001’de 6. ölüm orucu ekibi direnişçisi olarak direnişe başlamıştı
Feride. Şehit düştüğünde ölüm orucunun 512. günündeydi. Feride şehit
düştüğünde, direniş 788. gününe girmişti.
3,5 ay önce tahliye edilmişti. Tahliye rüşvetiyle
direnişçileri “1” kişi daha eksiltmiş olacaklardı. Rüşveti
aldığı gibi zulmün yüzüne çarptı Feride. Ama içeride eksilen, dışarıda çoğaldı.
O günden şehit düşene kadar, İstanbul’un orta yerinde dalgalanan bir
direniş bayrağı oldu Feride. Hapishanedeki yoldaşlarından, Küçükarmutlu’daki direnişçilerden aldığı bayrağı tek bayrak yaptı Aksaray’daki direniş evinde.
“Ölüm orucuna başladığı gün
olan 28 Temmuz 2001’den, şehit düştüğü 16 Aralık 2002’ye
kadar alnındaki kızıl bantı, iradenin bayrağı olarak
taşıyandı. Adı, Feride Harman’dı. Ve bir harman yeriydi direniş; olgun başakların
sapla samandan ayrıldığı bir harman yeri.”
Cephe Basın Bürosu tarafından 288 No’lu Açıklamada Feride Harman’a ilişkin şu bilgiler verildi: Feride Harman, 1973
Eylül’ünde Malatya Akçadağ ilçesinde
doğdu. Kürecik
lisesini bitirdi. Babası emekli öğretmen, annesi ev hanımıydı. Sekiz kardeştiler.
Anadolu’nun her yanında, onmilyonlarcasına rastlayacağınız ailelerden biriydiler. Yoksulluğa mahkum edilen, ulusal onuru çiğnenen, daha ilkokuldan başlayarak,
baskılar, yasaklar cezalar altında yaşayan, zulmedilen onmilyonlarca
gencimizden biri olarak, devrimci oldu. 1991’de
Cepheyle tanıştı. 1992’de mücadele içinde daha aktif olarak yer aldı. 1993’de Dersim İbrahim Erdoğan Kır SPB'lerine
katıldı. Yaklaşık 4 yıl gerillada
kaldı. Ardından tutsak düştü. Altı yıl süren tutsaklığında zulme boyun eğmedi, onu
yıldırmaya çalışan düzene karşı kendini daha da geliştirdi, güçlendirdi.
19 Aralık katliam saldırısı sırasında Malatya
hapishanesindeydi. O da ölüm orucuna gönüllüydü. Sıra ona geldiğinde, tarih
2001 Temmuz’uydu. Alnına bantını
kuşanıp düştü bu uzun yola. 1,5 yıl boyunca, üzerinde “ya
zafer, ya ölüm!” yazılı direniş
bayrağını büyük bir sabır ve kararlılıkla taşıdı.
Şehit düşmeden önce yazdığı vasiyetinde şöyle
diyordu.
Merhaba
Tutsak düşmeden önce Dersim
dağlarında şehit düşmekti çünkü tutsak düşeceğim hiç aklıma gelmemişti.
Bundan dolayı şehit düşersem
Dersim toprağının üzerime konmasını isterim.
Sonuçta
ölüm orucu eylemcisi olmak ve böyle bir eylemde şehit düşmek benim için büyük
bir onur. Nedense bana daha farklı geliyor. Bizim iin
şehitliğin ayrımı olmaz ama yine de ölüm orucunda olmak ve böyle bir bedeli
ödemek beni daha da mlutlu ediyor.
Daha önceden de ailemi ve partimi
şehit düştüğümde beni bayrağımıza sarıp gömülmeyi istiyorum.
Arkadaşlarımın olmasını istiyorum.
Bandımla gömülmek istiyorum. Şu
anda başımda olan bantla gömülmek istiyorum.
Toprağa
verilirken Mitralyöz'ü çalıp söylemelerini istiyorum.
Ayrıca mezara konurken yüzümün
açık olmasını, yalnızca ince kırmızı bir baş örtüsü
örtülmesini istiyorum.
- Mezarıma söğüt ekilmesini
-
Mezarımın yanına ateş yakılmasını
- 40'ında ayrıca çocuklara şeker
dağıtılmasını istiyorum.
- Ayrıca kır çiçekleri mezarıma
ekilsin.
- Ellerime kına yakılmasını
istiyorum.
-
Malatya'da köyümüze gömülmek istiyorum.
- Tililili
çekilmesini istiyorum.
- Mezarımın başında ölüm orucu
direnişimizin ne kadar büyük ve onurlu bir direniş olduğunun herkese
anlatılmasını istiyorum. Ben belki de sadece bir kıvılcım olacağım ama bizim
partimiz gerçekten büyük bir tarihin yaratıcısıdır. Bu gücü herkese gösterecek.
Berdan’ın da dediği gibi, bizler çok büyük
bir ailenin fertleriyiz. Böyle bir ailenin ferdi
olmaktan gurur duyuyorum ve kendimi şanslı hissediyorum. Halkımı yoldaşlarımı
çok seviyorum. Ayrıca önderimizin önünde bir kez daha eğiliyor ve saygıyla
selamlıyorum.
Dersim'e ve oradaki şehitlerimize
selamlarımızı gönderiyorum.
Yaşasın ölüm orucu direnişimiz.
Ya zafer ya
ölüm!
5.10.2002 /
İstanbul
Hakkında
Daha Geniş Bilgi İçin...
Yoldaşları, yakınları Feride
Harman’ı Anlatıyor